HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 9

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 79 4047 hil olmadığı, mikropların ve tufeylâtın [316] rol oynamadığı ölümü addediyorum. Tabîʻî ölüm, fizyo- loji ölüm demekdir. Hakîkî maʻnâsıyla tabîʻî ölüm nâdirdir. Bu nâm altında uzviyetin muhtelif cihâzlarının tasallü- bü ve bu tasallübü husûle getiren tesemmüm bi'n-nefsî ve hâric[î]nin doğurduğu netîcelerin aʻzâ-yı umûmiyede yapdıkları tahrîbât ve tahrîbâtın vezâif-i uzviyeye olan teʼsîridir. Bugün sebebsiz bir ölüm gayr-ı kâbil ve kabûldür. Bazı defalar ölümün sebebi pek vâzıhdır, nazara çarpar. Bazen gizli kalır. Gizli kalması bizim onu anlamadığımızdan ileri geliyor. Hücerâtın müştereken yaşayışları ve bu iştirâk hücerâta zaʻfiyet vermekdedir. Hâricde büyütülen hücerât müsâʻid şerâitde olduğu zamân, müşterek bir hâlde bulunduğu zamâna nisbetle daha uzun müddet yaşayabilir. Ensâcı üretmek için eskiden istiʻmâl edilen R. Hari- son usûlü vardır. Bu usûl şimdi metrûkdur. Bu usûl sâyesinde uzviyet hâricinde bir nesci büyütmek ve ona lâzım gelen muhît-i müsâʻidi teʼmîn ederek idâme-i hayâtı kabûl olmakdadır. Bu usûl sâye- sinde birçok taharriyât yapılmışdır. Son zamânlarda bu mesʼele ile en çok uğraşan George Bowen'in kitâbında kaydedildiği üzere Carrel ve Ebeling nâmında iki zât Biyoloji Cemʻiyeti'ne takdîm etdikleri raporlarında nesc-i munzamların uzviyâtdan hâric bir sûretde yaşadıkları ve 10 sene zarfında 2.254 batn değiştirdiklerini ve hayâtî kuvvetlerinin katʻiyen değişmediklerini göstermişlerdir. Her nescî kitle 48 sâʻatde tezâʻuf etmişdir. Nesc-i muhâtî aksâmı hâricî yaşamalarında tamâmıyla uzviyetdeki vazʻiyetlerini muhâfaza et- mişlerdir. Uzviyât hâricinde üretilen hücrelerin yaşamasına en büyük yardım eden ıtrâhâtın kendi muhît- lerinde bulunmamalarıdır. Hücreler dâimâ müşterek bir hâlde bulundukları zamân kendi kendini te- semmüm etmekdedirler. Urlardan muhtelif zî-hayât mevcûdât üzerine aşı yapılacak olur ve bu aşı mütemâdiyen değiş- tirilirse pek uzun müddet yaşadıkları görülür. Kendilerinin neşʼet noktası bulunan mevcûd zî-hayât fevt olduğu hâlde kendileri senelerce yaşayabilirler. Bu da gösteriyor ki, hücrelerde iştirâk ekseriyetle tesemmümü doğuran ve mevti intâc eden bir hâletdir. Şerâit-i muhîtiye hayâtın idâmesi husûsunda rol oynamakdadır. Pekâlâ biliriz ki, harâretin yükselmesi nesli idâmeye yardım etmekdedir. Harâretin teʼsîri bir hâricî münebbihdir. Bu münebbih sâyesinde hücreler yeni bir savlet alır ve cinslerinin temâdîsi için harâretin yükselmesi de ırkın bekâsına yardım eder. Mopas nâm zâtın vignierellalar üzerinde yapdığı tecrübeler harâretin alçalmasının hayâtın tem- dîdini mûcib olduğunu göstermişdir. 26 santigrad derece-i harâretde 38 gün yaşayan vignierellalar 18 derece-i harâretde 33 gün yaşamakda, 20 derece-i harâretde 12 gün yaşıyorlar. Yukarıda birkaç misâl ile gösterdiğimiz hayvâncıklar vazîfe-i cinsiyelerini yapdıkdan sonra ölmekdedirler. Bu hay- vâncıkların uzv-ı tenâsüllerini kaldırmakla belki daha uzun müddet yaşatmak kâbil olacakdır. Eğer yılanbalığını tatlı su içerisinde büyütecek olursak, pek uzun müddet yaşar. Denizlerde vazîfe-i cinsi- yesini yapar ve fevt olur. Pek iyi tanıdığımız ipekböceği yumurtlar ve ölür. Bekâ-yı nesil vazîfesini yapdıkdan sonra ölür. [317] Hayvânâtdan bir kısmı vardır ki, uzviyetin vehni dolayısıyla ölmezler, yani vetîre-i ma- raziye bunların ölümünde âmil değildir. Bazıları vilâdî sû-i teşkîlât netîcesi ölürler. Bazı uzviyetler uzun müddet yaşamak için pek fenâ tarz-ı teşekkülleri var. Bunlar için ne kadar ihtimâm edilse ve ne yapılsa, hayâtlarını temdîd etmek kâbil olamamışdır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=