HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 9
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 76 3866 İkinci Millî Türk Tıb Kongresi'nin meşgûl olduğu mesâil-i sıhhiye-i ictimâʻiyeden mühim bir mevzûʻu teşkîl eden trahom hastalığına karşı Hükûmet-i Cumhûriye'nin üç seneden beri başladığı mücâdelenin gelecek senelerde daha tevessüʻ edeceği ve müsmir olacağı anlaşılıyor. Kongre müzâkerâtında mütehassıs etıbbânın müdâfaʻa etdikleri raporlardan anlaşıldığına göre bu sârî illetin Anadolu'nun bilhâssa şark-ı cenûbî kısmında oldukça mühim tahrîbâta sebeb olduğu ve bir kısım kazâ ve nâhiyelerde senelerden beri yapılagelen lâkaydî ve ihmâl yüzünden hastalık âmillerinin halkın hemen nısfının gözlerinde takarrür ederek mütemâdî sirâyet sûretiyle sıhhati ihlâl ve izʻâc etdiği anlaşılmakdadır. Hattâ kongre kürsüsünde sâhib-i salâhiyet ağızlardan ifşâ olunan şâ- yiʻalara bakılırsa bazı muʻayyen şehir ve kasabalarda değnekli olarak gezenlerin değneksiz gezenlere galebe çaldığı hakîkati acı sûretde meydâna çıkıyor. Ehemmiyetsiz bir hastalık telâkkî edilen ve göze görünmediği için halkın bir kısmınca nazar-ı istihfâf ile görülen bir nevʻ mikropların gözün tabaka-i munzammasına oturarak iltihâb tevlîd ve mü- temâdî izʻâcât ile günün birinde şahsın tâm ve gayr-ı tâm körlüğüne sebebiyet verebileceği göz önüne getirilirse bu müdhiş âfet ile mücâdele etmek için ne derece tehâlük ve endîşe göstermekde haklı olduğumuz tezâhür edecekdir. Düşünmeliyiz ki, trahom ile maʻlûl olup hâricden Amerika'ya girmek isteyenlerin memleket dâhiline kabûl edilmeyerek geldikleri limana iʻâde edilmeleri ne kadar haklı ve bu âfete karşı ne derece müteyakkız bulunacağımızı işʻâr eder. Yeni dünyâya müteveccihen hareket eden her vapur kumandanı böyle bir maʻlûlü gemisine ka- bûl eder ve yola çıkarsa müntehî olduğu limanda yüz dolardan noksân olmayan cezâya dûçâr oluyor ve hastayı getirdiği limana götürmek mecbûriyetinde kalıyor. Bilhâssa şarkdan gelen yolculara gemi kapudanlarının bî-amân teyakkuzları ve vapur doktorlarının bu husûsa [170] fevkalâde ehemmiyet vermeleri neden iʻzâm edilmelidir? Fi'l-vâkiʻ bugün Amerika'da trahom ihbârı mecbûrî sârî hastalıklardan olup memleket dâhilin- de mevcûd trahomlular muʻayyen mıntıka ve sâhalarda husûsî inşâ olunan trahom hastahânelerinde taht-ı tecrîd ve tedâvîye alınmışlardır. Trahoma mübtelâ hastaların her birisi bir menbaʻ-ı intân olması dolayısıyla bu gibilerin yegân yegân tecrîd edilmeleri lâzım gelir. Bu tecrîd keyfiyetinin bir hastahâne veya dispanserde olması en doğru bir keyfiyetdir. Bilhâssa gözlerinden mütemâdî ifrâz ve kîh akan ve hâd bir şekilde nümâyân olan hastalar sirâyetde pek mühim birer âmil olacaklarından ne pahâsına olursa olsun, âile ve muhîtlerinden tecrîd edilmeleri iktizâ eder. Ancak bu husûsî musâbların mühim bir ekseriyete bâliğ olduğu şehir ve ka- sabalarda pek de kâbil-i tatbîk olamayacağından bu gibi hastaları elden geldiği kadar tenvîr ve irşâd ederek ev ve yuvalarında muhîtlerinden tecrîd etmek muvâfık olacakdır. Bu şerâitde göz maʻlûlü bir tarafdan fennin îcâb etdiği tedâvî tarzlarıyla tedâvî olunurken diğer tarafdan da âile ve muhîtine sirâ- yet etmemesi tedâbîri taht-ı teʼmîne alınmış olacakdır. Tedâvî, hastalığın başlangıç devrinde tabaka-i munzammadaki çıbanı yakmak, kazımak gibi sûretler ile olur. İlerlemiş devrinde ise gözün mühim tabakât ve ecvâfında ihtilâtât husûlüne mâniʻ olmak en mühim bir vazîfe-i tıbbiyedir. Bu ihtilâtâtdan bilhâssa tabaka-i karniyede olanları tâm bir körlüğe bile müncer olabileceği düşünülmelidir. Trahom ile maʻlûl olanların muhîti irşâd edilerek hastalığın gözden göze gözyaşı, göz çapağı ve parmak ucu gibi şeyler ile geçeceği ve binâberîn hastalara âid gözlük, havlu, mendil gibi şeyle-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=