HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 9

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 76 3872 dedir. Bundan mâʻadâ tekessür etdikleri meskenlerde zevk ve cünbüşlerinin şamata ve patırtısıyla da bütün hâne halkını çok râhatsız ve taʻcîz ederler. Birçok seneler mikdârları normal bir hâlde kalan fındık sıçanlarının bazı seneler cidden fev- kalâde denilecek bir nisbetde tezâyüd etdiği vâkiʻdir. Neslin bu sûretle birdenbire çoğalmasını ahvâl-i cevviyeye atfedenler vardır. Fi'l-ha[kî]ka kış şiddetle icrâ-yı hükm etdiği ve vakitsiz incimâdlar vukûʻ bulmadığı ve pek mebzûl yağmurlar düşmediği senelerde yazın fındık sıçanlarının ifrât derecede tekessür etdikleri mü- cerrebâtdandır. Yalnız bu şerâit dâhilinde güzerân olan senenin bahârında ilk aylar tevellüdâta gayr-ı müsâʻid bulunur. Fındık sıçanı Kutublar'dan Hatt-ı İstivâ'ya kadar bi'l-cümle ekâlîm ile istînâs etmiş ve beşer her nereye gitmiş ise her yerde onu taʻkîb edegelmişdir. Mesken dâhilinde öteye beriye atılan yiyecek bakıyye ve kırıntısı, ekmek ufakları fındık sıçan- larının başlıca gıdâsıdır. Bazen sayfiye bâğçelerinde binânın pek yakınına yerleşmekde ise de delik ve yuvasını dâimâ mesken dâhilinde intihâb eder. Evlerden çok uzaklaşdığı zamânlar baykuş, sansar, yılan vesâire gibi birçok tabîʻî düşmanlarının şikârı olur. Hâne derûnunda ekseriyâ pek nazarî ve ehemmiyetsiz düşma- nı kedidir. Birer merkez-i tekessür ve tenâsül hizmetini gören zahîre dükkânları, erzâk anbârları, bakkâliye vesâire gibi ticârethânelerden fındık sıçanları vakit vakit etrâf u civâra koloni hâlinde yayılırlar. Kıymetli koleksiyonları bu kâzımaların dendân tahrîbinden kurtarmak için mehmâ-emken bu mihrâklardan uzak mahallerde ikâmet etmek îcâb eder. Fındık sıçanları evlerde bodrum katı, kiler, tavan ve döşeme kirişlerinin aralıkları gibi beşerin taʻaddîsinden âzâde yerleri intihâb ederler ve buralarda kuracakları yuvaları yavaş yavaş tevsîʻ ve ıslâh etdikleri sırada tesâdüf edecekleri her mâniʻi kemirerek ortadan kaldırırlar. Fındık sıçanı esâsen hayvânât-ı leyliyedendir. Bu sebeble gündüz muztar kalmadıkça meydâna çıkmaz. Hâlbuki gece hulûl edince bulunduğu ev kendi mülk-i mutlakı imiş gibi mübâlâtsızlığını, lâu- bâliliğini nihâyet dereceye vardırır. Gün geçdikde efrâd-ı âilenin huzûruyla kesb-i ülfet eder. Bazen matbah-ı nazarı olan kırıntı ve yemek bakâyâsını toplamak üzere şahsın pek yakınına kadar sokulur. Fındık sıçanı ziyâdesiyle pisboğazdır. Sulu ve yağlı olan meʼkûlâta pek teşnedir. Pek az su içer. Şâyed yediği şeyler kâfi derecede sulu ise su da içmez. Sevdiği ve tercîh etdiği meʼkûlâtı bulamayın- ca bulduğu ile kanâʻat ve kâbil-i ekl olan her şeye taʻarruz eder. Maʻamâfîh kaht zamânlarını ve yiyecek tedârük edemeyeceği kara günleri de düşünerek ihtiyât nafakasını biriktirmeği unutmaz. [176] Fındık sıçanı nâ-kes ve cimri bir mahlûk olduğundan delik ve yuvasına taşıdığı mevâdd-ı gıdâiyeyi karma karışık küme ve yığın hâlinde iddihâr eder ve gıdâ ve meʼkûlâtdan gayrı her şeyi mütemâdiyen kemirir. Bu hayvânda kemirmek ihtiyâcı teşekkülât-ı teşrîhiyesinin bir netîce-i zarûriyesi olduğunu ka- bûl edenler, kâzımaların esnân-ı kâtıʻalarını lâ-yenkatıʻ bileyip sivriltdiklerini ve aynı zamânda aşın- dırarak bu dişlerin neşv ü nemâlarına mâniʻ olduklarını beyân etmekdedirler.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=